“Kader düğüm atar, sonra da çözülmesini seyreder” diye muharrir Nazan Bekiroğlu Kehribar Geçidi kitabında. Mevzumuz düğümler işte bu yüzden. Geçtiğimiz günlerde Akrep Boğa aksından çıkıp, Terazi Koç aksına geçen Ay düğümleri, çözmemiz gereken yeni sıkıntıları karşımıza getiriyor. Gündem değişti.
Güney ay düğümün Terazi ve Kuzey ay düğümün Koç olması elbette bir cins şifre barındırıyor ve bu şifreler de ismi üstünde düğümlü.
Yaklaşık dokuz yıl evvel ay düğümleri tam aksi istikamette seyrediyordu, o vakit bencillikten çıkıp uzlaşmayı, birliği öğrenmek için Koç’tan çıkıp Terazi’ye gidiyorduk artık ise fazla uzlaşı, yanlış uzlaşı, adaletsizlik yoğurdu ekşitir misali bağlarımızda terazinin bozduğumuz kefelerini Koç biçimiyle dengelemeyi öğreneceğiz. Terazi malum sembolü gereği iki kefesi olan bir burç. Yani kendini anlamak için bir diğerine gereksinim duyar terazi. Aynasız yaşayamaması hem gerçek manada hem metaforik manada bundandır. Kendisini diğerinde tamamlar ve tanır.
Adaletin de simgesidir zira her türlü itilâfta ya da çatışmada en az iki kişi yer alır, ben ve o’yu anlamak, oburunun bakış açısından görebilmek, kefeleri dengelemek adalet gerektirir. Terazi, aşkın, toplumsallığın, estetiğin, adaletin, hukukun, münasebetlerin burcu; yöneticisi Venüs. Pekala Koç ne? Başlatmanın, spontane hareket etmenin, atılganlığın, savaşmanın, kestirip atmanın, coşkunun, arbedenin, çatışmanın, ben demenin, ivedinin burcu, onun ‘biz’le işi olmaz onun kaygısı ‘ben’dir.
“Ben istiyorum, ben acıktım, bana ne!”
Öyleyse bu süreçte, tekrar içimizdeki ‘ben’ ile ‘biz’ i dengelemeyi öğrenmemiz gerekiyor. Bunu nasıl öğreneceğiz, masaya ‘ilişkiler’ gelecek ki müfredatın ana konusu bu. Aşk ilgileri, arkadaşlık bağları, aile münasebetleri, türel ilişkiler… Allah ne verdiyse…
Peki ay düğümleri ne manaya geliyor? İsmi üstünde bunlar düğüm genelde düğüm çözülmek içindir, çözelim diye orada bir düğüm atılmıştır.
Astrolog Sema Kılıç ve Berna Atay’ın yazdığı Astrolojide Karmik Ay Düğümleri kitabı bunu çok hoş anlatır. Hatta Sema Kılıç daha da ileri giderek, bir insanı nitekim tanımak istiyorsan ‘güney ay düğümü’ burcuna bak der. Zira güney ay düğümü ejderhanın kuyruğudur, geçmişten getirdiğimiz ‘iyi’ ‘kötü’, ‘aydınlık’, ‘karanlık’ yanlarımızı kapsar. Güzeliyle kötüsüyle alıştığımız, bize aşina gelen her şeydir. Doğduğumuz mesken, en sevdiğimiz yemek, ‘ben buyum’ dediğimiz her şey. Yeterli de hayatta değişim var. Bazen öteki bir kenti görmen, öbür bir tutumu öğrenmen gerekir. Vilayetle de bu olsun, bu türlü olsun, bildiğim üzere olsun demek hayatın stiline uymaz işte.
Kuzey Ay düğümü ise ejderhanın başıdır ve bu ömür planında öğrenmemiz gereken dersleri, izlememiz gereken yolları, bize yabancı olan yeni topraklara gidişimizi anlatır.
. Fakat bu mevzuda acemiyizdir ve zorlanırız. Bir şeyi birinci kez yapıyorsan hâliyle bocalarsın. İşte haritamızdaki ay düğümleri bunları anlatır. Genel güçte artık ay düğümleri Terazi’den (Güney Ay Düğümü) Koç’a (Kuzey Ay Düğümü) gideceğine nazaran çözeceğimiz düğümler geçmişten getirip, daima tıpkı taşa takıldığımız, bağlantılarla ilgili çözemediğimiz düğümleri önümüze getirecek ve biz de çözmeye çalışacağız bir buçuk yıl boyunca.
Astrolojide Ay burcumuz zati gece yanımızı, dişil tarafımızı, bir manada ruhumuzu, bilinçdışımızı gösterir. Yin ve Yang’ın Yin yanı Ay burcumuz, Yang yanı ise güneş burcumuzdur. Yani biz etrafta güneş burcumuz üzere gözüksek de bilinçdışımızda kimselere göstermediğimiz yanımızda ayın tesiri altındayız. Ay, birebir vakitte geçmiş de demektir. Ayın durumu nasıl bir geçmişimiz olduğunu gösterir. Çocukluğumuzu, annemizi, birinci bağımızı, beslenmemizi ya da beslenememizi. İsmi üstünde ‘ay düğümü’ geçmişten bu yana tekraren, tahminen inananlar için (karmalar boyunca) çözülmeyi denenmiş tam çözülememiş kadersel bahisleri anlatır. Haritamızdaki güney ay düğümünde düğüm olmuş mevzular, kuzey ay düğümünün şifrelerini ve düğümlerini çözerek öğreneceğimiz mevzular. Aslında ikisi de bir. Biri olamadan oburu olamaz. Biri anlatılmadan başkası anlatılmaz.
Şu anda deneyimlediğimiz Terazi Koç aksındaki düğümlerde bütün bağlantılarda halının altına süpürülmüş tozlar, eksik kalan aşklar, tamamlanmamış bağlar, adaletsiz durumlar, yerine getirilmemiş kelamlar, bazen adalet bazen adaletsizlik, hoşluk, estetik, barış ve savaş, yarım kalan aşkların tamamlanması, ‘ben ve o ikilimlerine tahlil ve ‘belki hem ben olup hem biz’ olabilmeyi öğrenmek, bağımlı sevgiden bağlı sevgiye geçmek, ihanet ve sadakat, hudut çizme bahisleri gündeme geliyor. Ve yeni bir başlangıç ve yeni bir halla çözülmeye aday. Hayır demeyi öğrenmek, karşındakini düşündüğün kadar kendini düşünmek, karşındakinde kendini görüp hizalanmak, adalet için atılım yapmak da bunun içinde.
Bu devirde, daha çok 2012 yılından beridir aşina olduğumuz, evet zira o tarihte dünyanın sonu gelmese de, dünya bir kuantum sıçrayışa geçti, ‘ruh eşleri’, ‘ruh ikizleri’, ‘ikiz alevler’ üzere hususlar da daha da çok konuşulacak. Bir öbür yazımda bu konun ayrıntılarını anlatmaya niyet ediyorum.
Zira çıktığımız aşk seyahatleri aslında kendimizi tanımak, eşiklerden geçmek, içsel simyamızı gerçekleştirmek için. Dönüşüm, aşk kapısından geçer en çok. O yüzden ömründe hiç âşık olamadıysan dergah kapısından içeri giremezsin denir. Dünyevi aşk ilahi aşka açılan kapıdır ne de olsa!
Hep yan yana olun ancak birbirinize fazla sokulmayın! Yazının başlığını büyük bilge ve şair Halil Cibran’nın ünlü Ermiş kitabından almıştım. Tam da Terazi Koç aksını anlatıyor bu başlık.
Hepimize çözülmesi kolay düğümler diliyorum!
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar külliyen müelliflerinin özgün niyetleridir ve Onedio’nun editöryal siyasetini yansıtmayabilir. ©Onedio
Bir cevap yazın